Kredi Hayat Sigortası Davaları

Ticaret hayatının gelişip büyümesi , şirketler karşısında tüketicinin gerek hukuki bilgi olarak ve gerekse ekonomik olarak zayıf durumda olması , tüketicinin korunmasını zorunlu kılmış , mevcut durum karşısında yetersiz kalan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılarak, 29.05.2014 tarihi itibari ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun yürürlüğe konulmuştur.
Banka kredileri kapsamında hayat sigortası yapılması 6502 sayılı Kanun’un 29. Maddesi ile düzenlenmiştir. Buna göre ; “Tüketicinin yazılı veya kalıcı veri saklayıcısı aracılığıyla açık talebi olmaksızın kredi ile ilgili sigorta yaptırılamaz. Tüketicinin sigorta yaptırmak istemesi hâlinde, istediği sigorta şirketinden sağladığı teminat, kredi veren tarafından kabul edilmek zorundadır. Bu sigortanın kredi konusuyla, meblağ sigortalarında kalan borç tutarıyla ve vadesiyle uyumlu olması gerekir.”
Ayrıca , 13.05.2015 tarihli ve 29294 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği de , kredi hayat sigortalarında uygulanacak esasları içermektedir.
Uygulamada , kredi kullananın , kredi taksitleri devam ederken vefat etmesi durumunda , hayat sigortası yapmış olan sigorta şirketinin , özellikle kalp hastalığı ve kanser gibi sağlık problemlerinin, sağlık beyannamesinde belirtilmediğini gerekçe göstererek cayma hakkını kullandığı ve poliçe kapsamında , kredi alacaklısı olan bankaya ödeme yapmadığı görülmektedir. İncelememizin konusu da , bu kapsamda , sigorta şirketinin , bankaya ödeme yapmaması durumunda açılacak tazminat davalarında görevli mahkeme ve husumetin kime yöneltilmesi gerektiğidir.
Öncelikle belirtmek gerekmektedir ki , kredi hayat sigortaları kapsamında açılacak davalarda görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu halen bir çözüme kavuşturulabilmiş değildir.
Yargıtay kararları ışığında ,kredi hayat sigortası davalarında husumet ve görevli mahkeme problemleri özet olarak aşağıda açıklanmıştır. Ancak , yukarıda da belirttiğimiz gibi , aynı Yargıtay Dairesi’nin dahi , görevli mahkeme konusunda , birbirine çok yakın tarihli farklı kararları bulunmaktadır.
1)Ticari Kredi Hayat Sigortalarında Görevli Mahkeme
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi , gerçek kişiler tarafından kullanılan ticari kredilerin 6502 sayılı yasa kapsamında olmadığını , bu nedenle , ticari kredilerle ilgili davalara Tüketici Mahkemelerinin ya da Tüketici Mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemelerinin bakamayacağını istikrarlı bir şekilde kabul etmektedir. Ticari kredi hayat sigortası davalarında görevli mahkeme Ticaret Mahkemesi veya Ticaret Mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemesidir.(Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 02.11.2015 tarihli ve 2014/40145 Esas – 2015/31550 Karar sayılı ilamı)
2)Tüketici Kredisi Hayat Sigortalarında Görevli Mahkeme ve Husumet
A)Kredi kullanan murisin vefatından sonra , kredinin bakiye taksitleri mirasçılar tarafından bankaya ödenip kredi tamamen kapatılmışsa , münhasıran sigorta şirketine karşı tazminat davası açılması gerekmektedir. Bu tür davalarda görevli mahkeme Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ve 20. Hukuk Daireleri arasında tartışmalıdır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 05.11.2015 tarihli ve 2013/18925 Esas -2015/11718 Karar sayılı ilamı ile , İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin “araç kredisi” kapsamında yapılan kredi hayat sigortasına ilişkin olarak vermiş olduğu bir kararı onamıştır. Yine , Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 10.11.2015 tarihli ve 2015/15768 Esas -2015/11941 Karar sayılı ilamı ile , (kapatılan) Adana 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin “konut kredisi” kapsamında yapılan kredi hayat sigortasına ilişkin olarak vermiş olduğu kararını onamıştır.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi ise, 20.10.2015 tarihli ve 2015/9762 Esas – 2015/9725 Karar sayılı ilamında , mirasçılar tarafından bakiye kredi taksitleri ödendikten sonra banka ve sigorta şirketi aleyhinde açılan alacak/tazminat davasında , Diyarbakır 6. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Diyarbakır Tüketici Mahkemesi’nin karşılıklı olarak verdiği görevsizlik kararlarında , Diyarbakır 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’ni yargı yeri olarak belirlemiştir. Düşüncemize göre , bu karar , isabetli bir karar değildir.
Yine , 20. Hukuk Dairesi , 02.12.2015 tarihli ve 2015/14002 Esas – 2015/12025 Karar sayılı ilamında , mirasçılar tarafından bakiye kredi taksitleri ödendikten sonra sigorta şirketi aleyhinde açılan alacak/tazminat davasında Kayseri 3. Tüketici Mahkemesi ile Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin karşılıklı olarak verdiği görevsizlik kararlarında ise , Kayseri 3. Tüketici Mahkemesi’ni yargı yeri olarak belirlemiştir.
Düşüncemize göre , kredi hayat sigortalarının , banka kredileri ile ilgili bağlı sigortalar olarak 6502 sayılı Tüketici Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş olması , yine , 13.05.2015 tarihli ve 29294 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin de bu yasa kapsamında düzenlenmiş olması dikkate alınarak , söz konusu hukuki problemin bir “tüketici hukuku” problemi olduğunun kabul edilmesi ve Tüketici Mahkemesinin, ya da , Tüketici Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesi gerek mevzuata uygun olacağı gibi , gerekse , “tüketicinin korunması” ilkesine de uygun düşecektir.
Yine uygulamada , pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile dava dışı tutulan bankaya, sigorta poliçesi üzerinde “dain mürtehin” sıfatı bulunduğundan , davaya muvafakatı olup olmadığı sorulmakta, bankalar da , sigorta şirketleri genelde bankaların grup şirketi olduğundan , alacaklarının bitmiş olmasına bakmaksızın , davaya muvafakatlarının olmadığını beyan etmekte , Mahkemelerde sırf bu gerekçe ile davaların reddine karar verebilmektedir. Bu uygulama da , düşüncemize göre , doğru olmayan bir uygulamadır. Zira , “dain mürtehin” kaydı bir alacağı garanti altına almak amacıyla konulan bir sınırlı ayni hak olup , murisin , bankaya hiçbir borcu yoksa , bankanın dain mürtehin hakkının olması bu tür davalarda tüketici aleyhine yorumlanmamalıdır.
B)Kredi kullanan murisin vefatından sonra , kredinin bakiye taksitleri mirasçılar tarafından bankaya ödenmeye devam ediyorsa , yine , münhasıran sigorta şirketine karşı tazminat davası açılması gerekmektedir. Açılacak dava hem bir alacak/tazminat davası , hem de bir tespit istemidir. Kredi hayat sigortalarında esas alacak hakkı bankaya ait olduğundan , dava dilekçesinde , kredinin bakiye taksitlerinin davalı sigorta şirketi tarafından bankaya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesi ve ödenmiş olan taksitlerden de bilirkişi raporu ile belirlenecek miktarın davacılara iadesine karar verilmesinin istenmesi en isabetli talep olacaktır. Yine , kredi kullanan murisin vefatından sonra , kredinin bakiye taksitleri mirasçılar tarafından bankaya tamamen ödenmiş olsun veya taksitler halen ödenmeye devam ediyor olsun , önceden muris tarafından veya vefatından sonra mirasçılar tarafından ödenen taksitlerden mirasçılara iadesi gereken miktarın belirlenmesinde sürprim uygulamasının dikkate alınmaması gerekmektedir. Bu husus aşağıda ayrı bir başlık altında açıklanmıştır.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi , 02.12.2015 tarihli ve 2015/14002 Esas – 2015/12025 Karar sayılı ilamında, bu mahiyette açılan davada , İstanbul Anadolu 14. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 3. Tüketici Mahkemesi’nin karşılıklı olarak verdiği görevsizlik kararlarında , söz konusu davaların mutlak ticari davalardan olduğu gerekçesi ile , İstanbul Anadolu 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ni yargı yeri olarak belirlemiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ise , 27.10.2015 tarihli ve 2013/21414 Esas – 2015/11305 Karar sayılı ilamında , Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından davanın kabulüne dair verilen kararı onamıştır.
Yine , Yargıtay 17. Hukuk Dairesi , 10.11.2015 tarihli ve 2015/15768 Esas – 2015/11941 Karar sayılı ilamı ile , Adana (kapatılan) 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin , aynı mahiyette verdiği kararı da onamıştır.
Yukarıda da açıkladığımız gibi , kredi hayat sigortalarının , banka kredileri ile ilgili bağlı sigortalar olarak 6502 sayılı Tüketici Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş olması , yine , 13.05.2015 tarihli ve 29294 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin de bu yasa kapsamında düzenlenmiş olması dikkate alınarak , söz konusu hukuki problemin bir “tüketici hukuku” problemi olduğunun kabul edilmesi ve Tüketici Mahkemesinin, ya da , Tüketici Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesi gerek mevzuata uygun olacağı gibi , gerekse , “tüketicinin korunması” ilkesine de uygun düşecektir.
C)Muris tarafından yaptırılan süreli hayat sigortasının , acenta sıfatıyla , banka tarafından yenilenmemesi durumunda , münhasıran banka aleyhinde dava açmak gerekmektedir. Uygulamada , kredi hayat sigortaları , kredi taksitlerinin tüm süresini kapsayacak şekilde yapıldığı gibi , belirli süreli olarak da yapılabilmektedir. Belirli süreli yapılan kredi hayat sigortalarında , banka aleyhinde menfi tespit ve alacak davası açabilmek için ,
-sigorta sözleşmesinin banka tarafından , sigorta şirketinin acentası sıfatıyla yapılmış olması ,
-kredi sözleşmesinde , bankanın sigortayı yenileme ve tüketicinin hesabından primlerini tahsil edebilme , hesabında yeterli bakiye yoksa ise de tüketici adına bir kredili mevduat hesabı(KMH) açarak bu hesaptan primleri tahsil etme yetkisinin bulunması ,
-Sigorta süresi bitmeden önce , makul sürede ve delillendirilebilir vasıtalarla sigorta süresinin bitiminin yaklaştığının ve biteceği tarihi bildirmediğinin ortaya konulmuş olması gerekli ve yeterlidir.
Bu davalarda , basiretli bir tacir gibi davranıp tüketici bilgilendirme yükümlülüğüne aykırı davranmadığı için banka , gerekli özeni gösterip kredi hayat sigortasını yeniletmediği için de tüketici müterafik kusurlu sayılmakta , tarafların kusur oranının bir bilirkişi aracılığıyla belirlenmesi gerekmektedir.
Yine , açılacak davada , bakiye taksitler mirasçılar tarafından ödenmeye devam etmekte ise bakiye taksitler için davacıların bankaya borcu bulunmadığının tespitine ve ödenmiş olan taksitlerden bilirkişi raporu ile belirlenecek miktarın davacılara iadesine ; kredi tamamen kapatılmışsa , müterafik kusur oranında , bilirkişi raporu ile belirlenecek miktarın davacılara ödenmesine karar verilmesi talep edilmelidir.
D) Sürprim uygulaması : Sigortacının normal prim ile sigorta edemediği riski , teminat kapsamına almak için sigortalıdan istediği ek ücrete “sürprim” denilmektedir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13.10.2015 tarihli ve 2013/18506 Esas – 2015/10521 Karar sayılı ilamında , poliçe bedelinin tamamının sigorta şirketi tarafından tahsil edilmesi ve tüketicinin de hastalığını gizlediği yönünde bir delil bulunmaması durumunda , mirasçılara iade edilecek ödemelerin , sürprim uygulaması dikkate alınmaksızın hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.

SONUÇ : Kredi hayat sigortalarına ilişkin olarak açılacak davalarda , özellikle husumet ve görevli mahkemenin belirlenmesi uzmanlık işi olup , bu konuda mutlaka bir avukatın hukuki yardımından yararlanılması gerekmektedir. Yine , Yüksek Mahkeme’nin , kredi hayat sigortalarının , banka kredileri ile ilgili bağlı sigortalar olarak 6502 sayılı Tüketici Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş olmasını , yine , 13.05.2015 tarihli ve 29294 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin de bu yasa kapsamında düzenlenmiş olmasını dikkate alarak , “tüketicinin korunması” ilkesi çerçevesinde , Tüketici Mahkemeleri’ni veya bu sıfatla Asliye Hukuk Mahkemelerini yargı yeri olarak belirlemesi uygulamadaki belirsizliği giderecektir.

Saygılarımızla.20.02.2016

 

 

      EFE & EFE AVUKATLIK BÜROSU

                                                                                                                                      AVUKAT YILMAZ EFE